ASİT MARUZİYETLERİ
Asitler, suyla karıştırıldığında suya pozitif hidrojen iyonları salan bileşiklerdir. Bir diğer deyişle hidrojen iyonları içinde bulundukları çözeltiyi asidik yapar. Eski Türkçe ismi olan hamız bazı kaynaklarda ekşit olarak geçer.
Bir bakıma günlük hayatımızda da farkında olmadan asitlerle iç içeyizdir. Örneğin limon asidi (Sitrik asit), sirke asidi (Asetik asit) gibi… Limona, sirkeye, ekşi elmaya ve şerbete keskin tatlarını veren farklı farklı asitler vardır. Akülerdeki sülfürik asit; midedeki sindirim sıvıları ise, hidroklorik asit içerir. Asit maddelerin çoğu, saf katılar, sıvılar ya da gazlar olarak bulunsa da, sadece suda eridiğinde asit gibi tepki verir.
Asitlerin Özellikleri:
1- Sulu çözeltileri iyonik olduğundan elektrik akımını iletir.
2- Tatları tahmin edeceğiniz üzere ekşidir (Limon, sirke gibi).
3- Mavi turnusol kâğıdının rengini kırmızıya çevirirler.
4- Hepsinin yapısında hidrojen (H) vardır ve suda çözündüklerinde hidrojen iyonu (H+) verirler.
5- Plastik ve camlara etki etmedikleri için bu kaplarda depolanırlar.
6- Saf haldeyken elektrik akımını iletmezler.
7- Yakıcı özelliktedirler.
8- Asitlere fenolftalein indikatörü damlatılınca renk değiştirmezler.
9- Bazlarla birleştiklerinde nötrleşirler ve bunun sonuncunda tuz ile su oluşturup ısı açığa çıkarırlar. Kısacası nötrleşme tepkimeleri ekzotermiktir.
10- Metallerle (Al, Mg, Zn, Fe, Na gibi metaller) tepkimeye girdiklerinde metal tuzu oluştururlar ve bu sırada H2 (Hidrojen) gazı açığa çıkarırlar.
- Asit + Metal → Metal Tuzu + Hidrojen Gazı
- 2HCl + Mg → MgCl2+ H2
11- Karbonat grubu içeren bileşiklere etki ettiklerindeyse metal tuzu, CO2 (Karbondioksit gazı), ve H2O (Su) oluştururlar.
- Karbonatlı Bileşik+Asit → Metal Tuzu + Karbondioksit Gazı + Su
- Mg(CO3) + 2HCl → MgCl2+ CO2 + H2O
Asit Çeşitleri
Asitlerin doğal ve yapay birçok çeşidi vardır. Çeşitli sektörlerde kullanılan asitler, sanayi, ilaç ve gıda sektörünün önemli bir parçası. Bu asit çeşitlerinden bazıları ve kullanıldıkları alanlar;
Asetik asit: Sirkelerde bulunan bir asit çeşididir. Turşularda kullanılır.
Askorbik asit: C vitamini içerir. Turunçgillerde ve narenciyelerde bulunan asit çeşididir. İlaç yapımında kullanılır.
Benzoik asit: Hazır meyvelerde bulunan asittir. Mikrobik bozulmaları önler. Gıdaların birçoğunda katkı maddesi olarak bulunan asit türüdür.
Folik asit: Çilekte bulunur. Aynı zamanda bir vitamin çeşididir. İnsan vücudundaki dokular için önemli bir asittir.
Laktik asit: Sütte ve yoğurtta bulunur. Salamura ve peynir yapımında kullanılır.
Malik asit: Elma başta olmak üzere birçok meyve ve sebzede bulunur. Asitliği düzenlemede kullanılır.
Oleik asit: Zeytinyağında bulunur. Doymamış yağ asididir. Sabun ve cila yapımı, dericilik gibi alanlarda kullanılır.
Sitrik asit: Limonda bulunur. Limon tuzu olarak da bilinir. Şeffaf ve kristal bir yapısı vardır. Salamuralarda kullanımı yaygındır.
Tartarik asit: Üzümde bulunur. Organik asit türüdür. Tatlılar ve gazozlarda kullanımı yaygındır. Gıdalara ekşimsi bir tat verir. Yünlerin boyanmasında da kullanılır.
Borik asit: Kozmetik ürünlerinde kullanımı yaygındır. Beyaz kristal şeklinde inorganik bir maddedir.
Sülfürik asit: Renksiz ve yağ kıvamında bir sıvıdır. Parfümler, ilaçlar ve plastiklerin önemli bir maddesidir.
Hidroklorik asit: Tuz ruhu olarak bilinen kimyasal bileşiktir. Petrol ürünleri, kâğıt imalatı, tekstil ve kimyasal işlemlerde kullanılır.
Asetilsalisilik asit: Aspirin gibi ağrı kesici ilaçlarda bulunur. Aslında bir ilaçtır. Damarlardaki pıhtılaşmayı önler.
Sorbik asit: Besinlerde koruyucu olarak kullanılır. Bakteri, küf ve mayalara karşı etkilidir.
Formik asit: Karıncada bulunur. Bakteri ve mantarları öldürücü etkisi vardır. Çelik üretiminde de kullanılır. Sanayide ve ilaç sektöründe binlerce üründe kullanımı çok yaygındır.
Fosforik asit: Bazı ilaçlarda kullanılan asittir. Renksiz, kristal halinde katıdır. Gübrelerde kullanımı yaygındır.
Karbonik asit: Gazoz gibi gazlı içeceklerde bulunan asittir.
Nitrik asit: Kezzap olarak bilinen organik asit çeşididir. Bakır, cıva, kurşun ve gümüş gibi metalleri çözmek için kullanılır.
Besinlerdeki Asit
Gıdaların birçoğu asit içerir. Bu asitlerin insan vücuduna farklı etkileri vardır. Hafif, orta ve yüksek asitlik içeren besinlerden bazıları şunlardır:
Nört veya hafif asidik besinler: Nohut, barbunya, darı, soya fasulyesi, pirinç, tatlı su balığı, kestane, fındık, ayçiçeği yağı, bitki çayları, üzüm, mandalina, mango, portakal, kayısı, şeftali, incir, kivi…
Orta düzey asidik besinler: buğday, kepek ekmeği, çavdar ekmeği, beyaz ekmek, yulaf, tereyağı, doğal meyve suyu, balık, ayva, nar, armut, üzüm, elma, kayısı, muz, ananas, kuşburnu, kuru meyveler, kızılcık, ceviz, kaju, Antep fıstığı, yer fıstığı…
Yüksek asidik besinler: kahveler, siyah çay, kakao, bal, reçel, tatlılar, hardal, soya sosu, sirke, maya, kırmızı et, tavuk ve hindi eti, yumurta, kültür balığı, kuzu eti, kabuklu deniz ürünleri, sakatatlar, geyik ve tavşan eti, mandıra ürünleri, yapay tatlandırıcılar, rafine şeker, pasta ve dondurmalar, pizza, bisküvi, çikolata, sucuk, maden suyu…
Aşırı asidik ürünler: alkol, sosis, salam, cips, sigara, ketçap, mayonez, kola, gazozlar, ilaçlar, şekerler, rafine tuz, jöle, fruktoz, mısır şurubu, domuz eti, margarin, homojenize süt, işlenmiş gıdalar, paket meyve suyu, meyveli yoğurt, krem çikolata…
Kişi Üzerinde Asitlerin Zararları
Genel özellikleri nedeniyle birçok asit tehlikeli maddeler grubuna girer. Asitler aşındırıcı ve tahriş edici maddelerdir. Derişim oranına bağlı olarak da ciltte ve solunum yollarında yanıklara yol açabilmektedirler. Özellikle sülfürik asit bunların başında gelir.
Nitrik asit ise sıcaklığı arttıkça nitrojen oksit buharları salmaya başlar ve bu buharlar oldukça zehirlidir.
Hidrojen siyanür asitlerini kişinin soluması zehirlenmeye, solunum kaybına, kan basıncının düşmesine ve bilinç kaybı yaşanmasına neden olabilir.
Asitler gözlerde sulanmaya nefes almada güçlüğe ve boğazda tahriş olmuşcasına öksürüğe neden oluyor ise hemen doktora başvurunuz.
ASİT YAĞMURU NEDİR ?
Asit yağmurları, fosil yakıtların yakılmasıyla, sanayi tesislerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden çıkan gazlarlardan oluşan asidik kimyasalların yağmur, kar, sis, çığ veya kuru parçacıklar halinde düşmesine verilen isimdir.
Asit Yağmuru Nasıl Oluşur?
Fosil yakıtlar yandığı zaman havaya, kükürt dioksit, azot oksit gibi gazlar, bazı partikül maddeler ve hidrokarbon türevleri salarlar. Sonrasında bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrarlar ve zamanla çeşitli doğal etkenler vesilesiyle başka başka diyarlara taşınabilirler. Havada bulunan bu kirleticiler yine havada bulunan su partikülleri ve diğer bileşenlerle reaksiyon vererek sülfüroz asit (H2SO3), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) gibi ağır tahriş edici hallere bürünürler. Oysa tertemiz bir atmosferdeki yağmur suyu da zaten hafif asidik bir karakterdedir ve pH derecesi 5.6 dolaylarındadır. Bu sebeple yağmur suyunun pH derecesinin daha da asidik bir hal alması çok da zor olmaz ve asit yağmurları kolayca ortaya çıkmış olur.
Asit Yağmurlarının Çevre Üzerindeki Etkileri
Toprak: Asit yağmurları, toprağa hem kimyasal hem biyolojik açılardan etki eder. Yapısı bozulan toprağın verimliliği de düşer ve kaçınılmaz olarak tarımsal üretim sekteye uğrar, verimsizleşir.
Asidik yağmur suları toprakta mineral olarak bulunan alüminyumun çözülmesine neden olur, bu durum da ağaç köklerinin topraktaki besinlerden faydalanmasını engelleyerek ağaçların kuruması riskini ortaya çıkarır.
Bitki: Bilindiği gibi bitkilerin en temel özelliği fotosentez yapmalarıdır. Bunu da yapılarında bulunan klorofil pigmenti sayesinde başarırlar. Fakat asidik yağmur suları bu pigmentin yapısını bozacağından bitki fotosentez yapamaz hale gelebilir. Fotosentez yapamayan bitkiler de sararıp kurur.
Balık: Balıkların yaşaması için bulundukları ortamın belli özellikleri olması gerekir, asit yağmurları balıkların yaşam ortamındaki sularda asit dengesini bozacağından bu durum balıkları da olumsuz etkileyecektir.
İnsan: Asidik ortamlar birçok ağır metalin aktivasyonunu harekete geçirir, bunlardan biri de civadır. En sağlıklı gıdalardan olan balıklar bu sebeplerle vücutlarına yüksek oranda civa alıyorlar ve bu balıkların insanlar tarafından tüketilmesi sonucu da bu birikim insan vücuduna geçerek orada devam ediyor. Civa ise kansere neden olan bir maddedir.
Bunun dışında havada bulunan sülfat, solunum yoluyla alındığında bronşit, astım, kanser gibi çeşitli hastalıklara neden oluyor.
ASİT YAĞMURLARININ ETKİSİNİ AZALTMAK MÜMKÜN MÜDÜR?
Günümüzde her şeyden daha da gerekli olan şey belki de enerji. Fakat Enerjiyi elde etmek için kullanılan yol da önemli. Enerji üretiminde termik santrallerin yerine, yenilenebilir enerji kaynakları tercih etmek gerekir. Bunlar; güneş enerjisi, jeotermal enerji, rüzgâr enerjisi gibi birçok çeşit enerji kaynağı olabilir.
Endüstrileşmiş toplumlarda 1970′ lerden beri yollardaki araç sayısı giderek artmıştır ve bunlar fosil yakıt kullanmaktadır (daha yeni yeni elektrikli araçlar üretilmeye başlanmıştır fakat henüz yaygın değildir). Egzoz gazı ise nitrojen oksit salınımına yol açmaktadır. Bunun önğne geçebilmek adına en azından elektrikli ya da benzer araçlar yaygınlaşana kadar şehir içi ulaşımlarda özel araçların yerine toplu taşıma araçları kullanılabilir.
Diğer alınabilecek önlemler ise; havayı normal kömürden çok daha fazla kirleten kaçak kömür kullanımının önüne geçilmesi, endüstriyel tesislerin bacalarına filtre takılması, orman yangınlarının engellenmesi ve ayrıca yeşil alanların yaygınlaştırılmasıdır. Ek olarak; araçların bakımı zamanında yapılmalıdır ki saldıkları emisyonlar daha az olsun.
Hasret ŞAHİN
Deney Personeli/ Kimya Teknisyeni
Feyza YALÇIN
Kimyager
Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://haliccevre.com/blog/ Okumak İsteyebilirsiniz: Amonyak ve Amonyak Maruziyeti
Kaynak: