İŞ HİJYENİ ÖLÇÜMLERİ NEDEN YAPILIR?
İş Hijyeni Nedir?
İş hijyeni terimi ilk bakışta aklımıza iş yeri ortamının genel düzen ve temizliği algısını oluştursa da gerçekte bundan çok daha geniş ve önemli bir anlam içermektedir. İş hijyenin doğru tanımını, çalışanların sağlığını etkileyebilecek sonuçlar doğurabilecek bütün risk ve etkenlerin tahmin edilmesi, tanımlanması ve kontrol edilmesi veya önlenmesidir.
İş Hijyeni Ölçümleri Neden Yapılır?
Hangi iş kolunda çalışıyor olursak olalım günlük hayatımızın ciddi bir süresini geçirdiğimiz iş yerlerimizde, aslında varlığından haberimizin olmadığı onlarca risk etmeninin içerisinde çalışmaktayız. İş hijyeni yönünden en iyi durumda olan bir iş yeri için bile bu durum geçerlidir. Bu risk etmenlerini genel anlamda ölçüm ile değerlendirilebilenler ve ölçüm ile değerlendirilemeyenler şeklinde iki başlıkta toplayabiliriz. Örneğin bir tekstil fabrikasında kesim işi yapan bir personelin elini yaralama riski ölçümle değerlendirilemez bir durumdur. Bu risk sadece tahmin edilerek tanımlanır ve kontrol altına alınır. Aynı işçinin kullandığı kesme makinesinden çıkan gürültü sebebiyle işitme kaybına uğraması ise ölçüm ile değerlendirilebilir ve kontrol altına alınabilir. İşte iş hijyeni ölçümü yapan laboratuarları bu noktada devreye girer. Ölçülebilir risk etmenlerini ölçer, analiz eder ve sonuçlarını rapor olarak sunarlar. Yetkililer de sonuçlara göre riski önleyecek ya da kontrol altına alacak önlemleri seçerler.
İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı açısından konuyu değerlendirdiğimizde, iş hijyeni ölçümlerinin yapılmasının bir zorunluluk olduğunu görürüz. İş hijyeni ölçümlerinin yaptırılması yükümlülüğü 30 Haziran 2012 tarihinde yayımlanmış olan 6331 Sayılı iş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu madde 30 ve 20 Ağustos 2013 tarihinde yayımlanmış olan “İş Hijyeni Ölçüm Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelik” içerisinde açık bir şekilde belirtilmiştir. İlgili yönetmeliğin İşveren yükümlülükleri başlıklı 5. Maddesinin ilk fıkrasında şu ifade yer almaktadır; İşveren, işyerinde bulunan, kullanılan veya herhangi bir şekilde işlem gören maddelerin ve çalışma ortam koşullarının tehlikelerinden, zararlı etkilerinden çalışanları korumak zorundadır. Güvenli bir çalışma ortamı sağlamak amacıyla çalışma ortamındaki kişisel maruziyetlere veya çalışma ortamına yönelik fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlere yönelik ölçüm, test, analiz ve değerlendirmeleri, ön yeterlik veya yeterlik belgesini haiz laboratuvarlara yaptırmakla yükümlüdür. Bu kapsamda bakıldığında iş koluna bakılmaksızın bütün işyerlerinde risk etmenlerinin ölçümünün yeterlik belgesine sahip bir laboratuvara yaptırılması şart olarak gözükmektedir.
İş Hijyeni Ölçüm Parametreleri ve Parametrelerin Seçimi
Ölçüm ile değerlendirilebilecek risk etmenlerini de kendi içerisinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik etmenler şeklinde gruplandırılır. Gürültü, titreşim, aydınlatma, termal konfor, toz gibi parametreler fiziksel; uçucu organik bileşikler, asit buharları gibi parametreler kimyasal olarak değerlendirilir. Biyolojik etmenler ise enfeksiyon ya da bir hastalık salgını gibi hastalık yapan mikroorganizmalardır. Çalışılan iş koluna göre ölçülmesi gereken parametreler farklılık göstermektedir. Hatta aynı iş yerindeki bölümler arasında da ölçüm parametreleri birbirinden farklı olabilir. Bu durum ilgili bölümlerdeki proseslerin farklı olmasından ve dolayısı ile ilgili prosesler esnasında insan sağlığını tehdit edecek farklı etmenlerin ortaya çıkmasından kaynaklıdır. Ölçüm parametrelerinin konusunda eğitimli ve tecrübeli uzman kişiler tarafından seçilmesi gerekmektedir. Çünkü parametrelerin eksik yada yanlış seçilmesi durumunda ilgili ortamı olduğundan farklı değerlendirilmesi söz konusu olacak ve sonuçlar bizi yanıltacaktır. Örneğin bir kum ocağı için ilk bakışta birçok kişi tarafından tespit edilecek en önemli parametre toz olacaktır. Kişilerin solumuş olduğu tozların sağlığa zarar vereceği düşünülür ve ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerektiği açıkça bellidir. Peki acaba burada sadece kişisel toz ölçümü yapıp sınır değerle karşılaştırırsak ortamın sağlık açısından uygun olduğunu değerlendirmiş olur muyuz? Aslında hayır…
Toz içerisinde çok farklı element veya bileşiklerden oluşabilir. Toz içeriğinin ne olduğunun bilinmesi hem ölçüm yöntemi olarak hem de değerlendirme açısından büyük önem taşır. Çünkü tozun içeriğine bağlı ölçüm yöntemleri ve sınır değerler değişmektedir. Bu noktada anlamının iyi anlaşılması gereken parametre inert tozdur. Kişisel solunabilir yada toplam toz ölçümleri sadece inert tozları değerlendirir. İnert tozlar genelde çok düşük miktarda (%1’ den daha küçük) silika içeren ve akciğerlere ulaştığında küçük ve iyileşebilir etkileri olan tozlardır. Fakat bu tozların yüksek konsantrasyonlarda maruziyeti söz konusu olduğunda bazı sağlık problemleri ortaya çıkar. Bu sebepten silika içeriği az olsada içerdiği diğer element veya bileşiklerden dolayı sağlığı tehdit eden tozlar için ayrı sınır değerler belirlenmiştir. Bu tozlar ve sınır değerleri Tozla Mücadele Yönetmeliği’ nin ekinde belirtilmiştir. İnert toz için daha pratik ve anlaşılabilir bir tanım yapmamız gerekirse, ilgili ekte sınır değeri bulunmayan bütün tozları inert tozdur. Bu sebeple her ortamdaki tozun inert toz olarak ölçülmesi ve değerlendirilmesi doğru değildir. Tozun içeriğine göre hareket edilmesi gereklidir. Konumuza dönecek olursak, kum ocağındaki çalışanlarda kişisel toz ölçümü yaptığımızda oradaki sadece inert tozu değerlendirmemiz mümkün olacaktır. Fakat oradaki tozun içeriği yüksek oranda silika içereceğinden dolayı asıl ölçmemiz gereken parametre silika tozu olmalıdır. Silika tozunun ölçüm metodu ve sınır değeri inert tozunkinden farklıdır. Dolayısı ile kum ocağında kişisel toz ölçümü yapmak yanlış bir çalışma olacaktır.
İŞ HİJYENİ NEDİR?
İş hijyeni ise; çalışan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin tespit edilmesi, etkilerinin değerlendirilmesi ve kontrol altına alınması şeklinde tanımlanabilir. Hatta AIHA (American Industrial Hygiene Association/Amerikan Endüstri Hijyenistleri Birliği) iş hijyeni kavramını “İş Hijyeni, işyerlerinde görülen ve endüstri toplumunda hastalığa, sağlığın bozulmasına ve huzursuzluğa neden olan çevresel faktörleri, stresleri saptayan, değerlendiren ve onları kontrol eden bilim ve sanattır’’ şeklinde tanımlamıştır.
Bu nedenle çalışan nüfusun sağlığının ve refahının korunması, iş veriminin arttırılması ve tedavi giderlerinin azaltılarak sosyal güvenlik sistemine katkıda bulunulması açılarından büyük önem taşımaktadır. İş hijyeni alanı, yukarıda bahsedilen fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin ölçüm test ve analizlerle tespitini takiben bunların sağlık etkilerinin değerlendirilmesini ve gerekli tedbirlerin tasarlanıp uygulamasını da içermektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 20.08.2013 tarihinde yayımlanan “İş Hijyeni Ölçüm Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelik” ise bu konular arasından ölçüm test ve analiz konusunu düzenlemekte ve iş hijyeni ölçüm test ve analizi yapacak laboratuvarların yetkilendirilmesi hakkındaki usul ve esasları belirlemektedir. Yine bu yönetmeliğe göre iş hijyeni ölçüm, test ve analizi ‘Çalışma ortamında bulunan, çalışanların sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek her türlü gürültü, titreşim, aydınlatma, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon gibi fiziksel; toz, gaz, buhar gibi kimyasal ve virüs, bakteri, mantar gibi biyolojik etkenlerin nicelik ve nitelik tayininin yapılmasını’ tanımlamaktadır.
İş Hijyeni Ölçümlerinin Tekrarlanma Periyodu
İş Hijyeni ölçümlerinin tekrarlanma periyodu ile ilgili İş Hijyeni Ölçüm Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmeli’ğin 5. Maddesin ikinci fıkrasında şu ifade yer almaktadır; İşveren, iş hijyeni ölçüm, test ve analizlerini risk değerlendirmesine bağlı olarak yaptırır. İşyeri ortamının veya işin gereği olarak kişisel maruziyetlerde farklılık oluştuğunda, işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının gerekli görmesi halinde iş hijyeni ölçüm, test ve analizleri tekrarlanır. Bu ifadeden, çalışma ortamındaki risklerin niteliksel ve ya niceliksel olarak değişmesi durumunda ölçümlerin tekrarlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Yani iş yeri ortamınızdaki kirletici kaynağının kullanım miktarının artması ya da ilgili ortama daha önceden tanımlanmamış yeni bir kirletici girmesi durumunda yeni ölçümler yapılmalıdır. Bu yaklaşım ortam şartlarının değişime uğraması durumunda doğru fakat, değişmediği durumda eksik kalmaktadır. Ortam şartlarının değişmediği durumlarda, yönetmeliğin dikkate alınmasını istediği TS EN 689 standardı, konuya ölçüm sonucuna dayalı bir yaklaşım sergilemektedir. İlgili standardın “F” ekinde ölçüm periyotlarını belirlemek için şu şekilde bir yöntem önerilmiştir. İlgili yönteme göre, eğer yaptığınız ölçüm sonuçları:
Ölçüm sonucu, ilgili sınır değerinin 1/4’ünü aşmaması durumunda, 64 hafta,
Ölçüm sonucu, ilgili sınır değerinin 1/4’ü aşıp 1/2’sinin altında olması durumunda, 32 hafta,
Ölçüm sonucu, ilgili sınır değeri 1/2’sini aşıp sınır değerinin altında kalması durumunda da 16 hafta da bir ölçümler tekrarlanmalıdır.
Sonuç:
Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre yılda 160.000.000 kişi mesleki hastalık yaşamaktadır ve günde 6000 kişi mesleki hastalıktan ölmektedir. En küçüğünden en büyüğüne bütün kurumlar, tamamı önlenebilir meslek hastalıkları yüzünden daha fazla maddi ve manevi kayıp vermemek için iş hijyeni kavramının en önemli ayağı olan iş hijyeni ölçümlerini göz ardı etmemelidir. Şu daima bilinmelidir ki iş hijyeni ölçümleri için harcanacak zaman, emek ve sermaye, gerekliliklerin yapılmadığı durumlarda oluşan olumsuz durum ve sonuçlara oranla çok daha azdır.
Diğer Blog Yazılarımız İçin: https://haliccevre.com/blog/ Okumak İsteyebilirsiniz: İş Sağlılığı ve Güvenliği-İş Hijyeni