SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA

Denizlerde artan plastik atıklar; hava, su, toprak gibi yaşamımızın devamını sağlayan doğal kaynakların her geçen gün daha da kirlenmesi; bazı canlı türlerinin soyunun tükenmeye başlaması, en nihayetinde ortaya çıkan ‘Küresel İklim Değişikliği’ ve bunun getirdiği yeni tehditler… Doğal kaynaklar azaldıkça ve kirlendikçe tam aksi bir şekilde artan dünya nüfusu ve tüketim hızı daha şimdiden bizlerin hayat kalitesini bile tehdit eder hale geldi. Peki bizden sonra ne olacak? Çocuklarımız nasıl bir dünyada yaşamak, yaşamaya çalışmak zorunda kalacak? Bu tehdit ve kaygıların çözümü olarak, son zamanlarda neredeyse gündelik hayatımıza bile giren bir olgu var ‘sürdürülebilirlik’…

Sürdürebilirliğin en kabul gören tanımı Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) tarafından ortaya konmuştur: ‘Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılanmasıdır’. Bunun sağlanması için de üç kaynağın doğru kullanılması gerekiyor; doğal kaynaklar, sosyal kaynaklar ve ekonomik kaynaklar. Görüldüğü gibi sürdürebilirlik; hem sosyo-ekolojik, hem de sosyo-ekonomik bir olgudur.

Sürdürülebilirlik için şöyle güzel bir örnek verilebilir; Almanya’da özellikle Baden bölgesinde yer alan Karaormanlar’ dan odun elde ediliyordu çok eski tarihlerden beri. 18. Yy-19. Yy geçiş döneminde ise bu ormanların yok edilmesini önlemek amacıyla bazı yasalar çıkarıldı. Sonuçta odun ihtiyacı her zaman olacaktı fakat bu ağaçların bir sonu vardı. Ayrıca ormanlar sadece odun sağlamıyor; aynı zamanda rüzgarı önlüyor, su kaynakları sağlıyor ve dinlenme alanı olarak da kullanılıyordu. Dolayısıyla hem sürekli odun sağlayabilmek, hem de gelecek nesillere bu ormanları aktarabilmek için çıkarılan bu yasalar; ormanların hep yeniden üretilmesini sağlamaya yönelikti.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA

Günümüzde geçerliliğini yitirmiş eski kalkınma kriterlerinin başında mal ve hizmet üretme kapasitesi vardı. Ne kadar hızlı, çok miktarda ve çeşitte mal ya da hizmet üretilebiliyorsa o kadar kalkınmışlık söz konusuydu. Klasik ekonomide üretim faktörleri üç başlık altında ele alınıyordu; emek, sermaye ve doğal kaynaklar. Özellikle doğal kaynakların üretim arttıkça hem azaldığı hem de kirlenmeye başladığı uzun bir süre hesaba katılmadı. Günümüz dünyasında ise küreselleşmenin de etkisiyle rekabet iyice artmıştır.

Artan rekabet ise daha güçlü ve sadece bugünü değil yarını da düşünen bir ekonomik anlayışın gelişmesini zorunlu hale getirmiştir. Toplumların gelişiminin devamlılığının yalnızca ekonomik açıdan ele alınması yerine hem ekonomik, hem sosyal, hem de çevresel açıdan; bir arada ve aynı zamanda tek tek ele alınıp değerlendirilmesi fikri ortaya çıkmıştır. Böylelikle çok boyutlu bir kavram olan “sürdürülebilir kalkınma” fikrine ulaşılmıştır.

 

Feyza YALÇIN
Sosyolog

KAYNAKLAR

http://cevre.mf.duzce.edu.tr/
https://dergipark.org.tr/tr/
https://haliccevre.com/


Adresimiz

Ali Kuşçu Mahallesi, Yavuz Selim Caddesi, No: 50, Fatih/İstanbul

İletişim Bilgilerimiz


+90 212 621 23 40+90 212 621 23 59info@haliccevre.com

Sosyal Medya Hesaplarımız


Merhaba
1
Merhaba
Mesajınıza hafta içi 07:30 - 17:00 saatleri arasında dönüş yapılacaktır.