SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU
Sürdürülebilirlik raporu, bir şirketin veya kuruluşun çevresel, sosyal ve ekonomik performansını değerlendiren ve şeffaf bir şekilde paylaşan bir belgedir. Bu rapor, sürdürülebilirlik uygulamalarının nasıl yönetildiğini ve çevre üzerindeki etkilerin nasıl en aza indirildiğini gösterir. Aynı zamanda sosyal sorumluluk, çalışan hakları, toplumsal katkılar ve ekonomik sürdürülebilirlik gibi unsurları da içerir. Raporlar genellikle çevre dostu politikalar, kaynak yönetimi, karbon ayak izi, enerji kullanımı, atık yönetimi ve topluma katkı konularında bilgi verir.
Sürdürülebilirlik raporları uluslararası ve yerel düzenlemeler ile rehberler çerçevesinde hazırlanabilir. Türkiye’de bu konuda doğrudan bir yasa bulunmasa da bazı düzenlemeler ve rehberler vardır:
- Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Düzenlemeleri: SPK’nın “Kurumsal Yönetim İlkeleri” doğrultusunda, Borsa İstanbul’da işlem gören bazı şirketler için çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularında raporlama zorunluluğu getirilmiştir.
- Global Reporting Initiative (GRI): Dünya genelinde yaygın olarak kullanılan bir sürdürülebilirlik raporlama standardıdır. Bu standart, sürdürülebilirlik raporlarının hazırlanmasında gönüllü rehberlik sunar.
- Avrupa Yeşil Mutabakatı ve CSRD (Corporate Sustainability Reporting Directive): Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki şirketler için, sürdürülebilirlik raporlaması zorunluluğu getiren düzenlemeler vardır. Türkiye’deki şirketler de AB ile ticaret yaparken bu tür raporlama süreçlerine uyum sağlamak durumunda kalabilir.
- ISO 26000: Sosyal sorumluluk yönetim standartları için referans sağlayan bir uluslararası standarttır. Şirketlerin gönüllü olarak sürdürülebilirlik raporlarını hazırlarken bu standardı kullanmaları mümkündür.
Sonuç olarak, sürdürülebilirlik raporları yasal zorunluluklar dışında gönüllü olarak da hazırlanabilir ve çoğu şirket global standartları referans alarak bu süreci yönetir.
Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlaması son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır, ancak bu alanda yasal zorunluluklar henüz tam anlamıyla gelişmiş durumda değildir.
Şu anda, sürdürülebilirlik raporları daha çok gönüllü olarak hazırlanmaktadır. Ancak, Türkiye’nin küresel ticaret ve yatırım ilişkilerindeki rolü nedeniyle uluslararası standartlara uyum ihtiyacı artmaktadır. Türkiye’deki sürdürülebilirlik raporlaması ve yasal düzenlemelerle ilgili mevcut durum şu şekildedir:
- Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Düzenlemeleri
Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlamasına ilişkin doğrudan bir yasal zorunluluk olmamakla birlikte, SPK’nın Kurumsal Yönetim İlkeleri kapsamında bazı düzenlemeler getirilmiştir.
Bu düzenlemeler çerçevesinde, Borsa İstanbul’da işlem gören şirketler için çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) bilgilerini açıklamak önemli hale gelmiştir.
Bu çerçevede:
– Borsa İstanbul’a kayıtlı şirketlerin, sürdürülebilirlik politikalarını oluşturmaları, faaliyetlerini bu politikalar doğrultusunda raporlamaları teşvik edilmektedir.
– BİST Sürdürülebilirlik Endeksi de, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını artırmalarına yönelik bir platform sunmaktadır. Endekste yer almak için şirketler çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) konularında performanslarını raporlarlar.
- Türk Ticaret Kanunu (TTK)
TTK, şirketlerin finansal şeffaflık ve yönetim ilkelerine uymasını gerektirir. Bu bağlamda, büyük ölçekli şirketlerin ve halka açık şirketlerin daha fazla şeffaflık sağlaması beklenir. Ancak doğrudan sürdürülebilirlik raporlaması gerekliliği getirmemektedir.
- Çevre Mevzuatı
Çevre Kanunu ve buna bağlı yönetmelikler, şirketlerin çevreye olan etkilerini raporlamalarını ve belirli standartlara uymalarını zorunlu kılmaktadır. Örneğin, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporları, büyük projelerde çevresel etkilerin analizini içerir. Ancak bu raporlar genellikle sürdürülebilirlik raporlarının bir parçası olarak değil, proje izin süreçlerinin bir gereği olarak hazırlanır.
- Yeşil Mutabakat ve AB Uyum Süreci
Türkiye, Avrupa Birliği ile yakın ticari ilişkileri nedeniyle Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sağlamak için adımlar atmaktadır. Bu bağlamda, AB ile ticaret yapan şirketler, özellikle karbon emisyonları ve sürdürülebilir üretim süreçlerine ilişkin raporlama yapma zorunluluğu ile karşı karşıya kalmaktadır. AB’nin Corporate Sustainability Reporting Directive (CSRD) gibi sürdürülebilirlik raporlama direktiflerine uyum için Türkiye’deki şirketlerin hazırlıklı olması gerekmektedir.
- Sektörel Uygulamalar
Bazı sektörlerde, özellikle enerji, madencilik, inşaat gibi çevreye daha fazla etki eden sektörlerde, sürdürülebilirlik raporlaması daha yaygın hale gelmektedir. Uluslararası standartlara uyum sağlayan şirketler, GRI (Global Reporting Initiative) ve ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi gibi standartları kullanarak raporlar hazırlamaktadır.
- Bankacılık ve Finans Sektörü
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), finansal kuruluşların sürdürülebilirlik politikalarını teşvik etmektedir. Ayrıca, Yeşil Finansman ve sürdürülebilir yatırımlar artan ilgi görmektedir. Bankalar, kredi verdikleri projelerde çevresel ve sosyal riskleri değerlendirmeye başlamışlardır.
- Türkiye Yeşil Mutabakat Eylem Planı
Türkiye, Temmuz 2021’de Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayımlayarak sürdürülebilirlik konusunda önemli bir adım atmıştır. Bu plan, sanayi, ticaret, tarım, enerji ve lojistik gibi sektörlerde sürdürülebilirlik ilkesine dayalı dönüşümü teşvik etmektedir. Eylem planı, sürdürülebilirlik raporlaması için bir çerçeve sunmasa da, şirketlerin yeşil dönüşüme ayak uydurmasını teşvik etmektedir.
Özetle; Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlaması için henüz geniş kapsamlı bir yasal zorunluluk bulunmamakla birlikte, uluslararası standartlara uyum sağlama ihtiyacı ve SPK düzenlemeleri bu alanda bir çerçeve oluşturmuştur. Şirketler gönüllü olarak raporlama yaparken, özellikle AB ile ticaret yapan veya halka açık şirketler için bu süreç giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Feyza YALÇIN
Sosyolog / Yeşil Sertifika Uzmanı
KAYNAKLAR
https://sustainablefuture.com.tr/
https://spk.gov.tr/surdurulebilirlik